Dijital Minimalizm: Daha Az Kaydır, Daha Çok Yaşa
- gozde gulsoy
- 5 Mar
- 4 dakikada okunur

Yepyeni bir aydan merhaba! Mart geldi ve benim içim yine kıpır kıpır oldu, bu sıra Milano’da sıcaklıklar arttı, yağmur yerini güneşe bıraktı, bir süre bu böyle gider diye düşünüyorum. Tam da zamanında oldu bu çünkü ocak ayından beri Fiona’nın sağlık sorunları ile boğuşmaktan bunaldığım bir dönemde dışarıda, güneşin altında uzun uzun yürüyebilmek mis gibi geldi mis. Şimdi bu sorunları bir kenara bırakalım çünkü size son okuduğum kitaptan bahsetmek istiyorum: Cal Newport Digital Minimalism
Öncelikle bu kitabı niye seçtiğimle başlayalım. Bir süredir bazı sosyal medya mecralarını hayatımdan çıkarttım. Facebook’a yıllardır girmiyorum çünkü akrabalar geldi ve mertlik bozuldu:), ekşisözlük çünkü Türkiye’deki cehalet seviyesi yükseldiğinden beri ve cahil olmak övünülür bir şey olmaya başladığından beri sol taraftaki başlıkları gördükçe saçımı başımı yolasım geliyordu, keza Twitter da hem biraz ekşisözlük gibi hem de her gördüğüm haberle günüm berbat olduğu için ben bu sosyal mecralarla vedalaşmıştım. Tiktok zaten asla çekmedi, asla kullanamadım. Gel gör ki bunlar neredeyse sıfırlanırken whatsapp ve Instagramın benim inanılmaz fazla vaktimi aldığını fark ettim. Whatsappı çok seviyorum çünkü en yakın arkadaşlarımın çoğu ile bırak aynı şehri aynı ülkede bile yaşamıyoruz, keza ailemle de, o yüzden o benim onlarla olan günlük bağlantımı sağlıyor, Instagram ise, yemek tariflerine bir başlıyorum, arka arkaya yeni videolar geldikçe bir bakıyorum saatler geçmiş ya da seyahatler ya da kıyafetler… Dedim ki kendi kendime, bu kitabı bir okiyim ben, sosyal medyayı tümüyle bırakmam ama belki bilinçlenirim. Öyle de oldu.
Öncelikle kitabın kısa bir özetini yapalım:
Telefonlarımız, uygulamalarımız, sosyal medya platformları sürekli “beni aç, beni kaydır, beni kontrol et” diye bağırıyor çünkü bu platformlar dikkat ekonomisi adı verilen bir sistemin parçası. Yani, bizim dikkatimizi ne kadar uzun süre çekebilirlerse, o kadar çok para kazanıyorlar. Newport ise bu duruma dur dememiz gerektiğini söylüyor. Ona göre, dijital minimalizm, teknolojiyi tamamen hayatımızdan çıkarmak değil, onu bizim kontrolümüze almak demek. Yani, ekranın efendisi biz olmalıyız, tersi değil!
Kitapta önerilen en uç fikirlerden biri “dijital temizlik.” Bu, 30 gün boyunca gereksiz tüm dijital alışkanlıklardan kurtulmak ve sonunda gerçekten işe yarayanları geri almak anlamına geliyor. Çünkü insanları bir şekilde telefonlarına defalarca bakmaya ikna etmek, sosyal medya şirketlerinin iş modeli haline gelmiş durumda. Newport, bunun yerine zamanımızı fiziksel dünyadaki, yüksek kaliteli aktivitelere yönlendirmemizi istiyor.
Kitabın özeti bu. Gelin bu özetteki bazı noktaları ele alalım.
Öncelikle dikkat ekonomisi ile başlayalım. Dostlarım, bizim zamanımız, onların parası… Biz ne kadar çok sosyal medyada zaman geçirirsek birileri o kadar çok para kazanıyor. Bu yüzden sistem bizim sürekli telefonumuzda olmamamızı sağlamaya çalışıyor ve bunun için uyguladıkları bazı taktikler var, bunlara algoritma diyoruz:
1. Dopamin Tetikleyicileri: Beğeni, yorum ve bildirimler dopamin salgılayarak küçük ödüller yaratır, bu da kullanıcıyı sürekli içeriğe bakmaya teşvik ediyor.
2. Sonsuz Kaydırma: Bitmeyen içerik akışı sayesinde kullanıcıların durmadan kaydırmasını sağlayıp, zaman algısını kaybettiriyor. Bir nevi kumarhane gibi.
3. Kişiye Özel İçerik: Algoritmalar, kullanıcıyı hep kendi ilgi alanlarına yönlendirerek farklı görüşlerden izole edip ve içerikte daha fazla zaman geçirmeye itiyor.
4. Bildirimler: Bildirimler, kullanıcıyı tekrar uygulamaya çekmek için küçük bir ödül gibi çalışıp sürekli bağlı kalmasını sağlıyor.
5. FOMO (Bir Şeyleri Kaçırma Korkusu): Anlık güncellemeler ve popüler içerikler, insanların bir şeyleri kaçırma korkusuyla sürekli platformu kontrol etmesine neden oluyor
6. Otomatik Oynatma: YouTube ve Instagram gibi platformlarda videoların otomatik olarak devam etmesi, kullanıcıyı farkında olmadan içerikte daha uzun süre tutuyor.
Kitapta kendimizi bunlardan nasıl koruruz gibi taktikler var. Mesela bildirimleri kapamak ya da uygulamaları cep telefonumuzdan silip sadece bilgisayardan girmek gibi. Ya da sosyal medyada geçirilen zamanı sınırlandırabileceğiniz bazı aplikasyonlar var. Bunun dışında önerilen 30 günlük dijital temizlik benim için çok ekstrem geldi. Sonuçta ben saatlerce bilgisayar başında oyun oynamıyorum ya da Dilan Polat gibi her saniye story çekmiyorum, o yüzden öncelikle bazı gereksiz bulduğum aplikasyonları telefonumdan silerek başladım işe ve akşamları belli bir saatten sonra telefonu bir kenara koyup kitap okumaya konsantre oluyorum. Bir de en önemlisi bilinçlenmek oldu. Bazen sıkıntıdan telefonu elime alıp açtığımda eskisi gibi otomatik yapmıyorum bunu, sıkıntıdan yaptığımı fark edip bırakıyorum ya da bazen elim telefona gittiğinde kendimi durduruyorum.
Bu arada kitap sosyal medya ve internet çok kötü onlardan yüzde yüz vazgeçin demiyor tabii ki de. Dijital minimalizm teknolojiye karşı bir isyan değil sadece teknolojiyi nasıl kullandığımızı iyice düşünmemizi öneren bir felsefe. Evet sosyal medya ve teknoloji birçok konuda hayatımızı kolaylaştırıyor ama bu faydalarını iyi yaşayabilmek için kısa bir süre kullanmamız yeterli. Kullandığımız dakika ve saatleri arttırdığımızda daha çok faydasını görmüş olmuyoruz, aksine zararlı kısımlarına geçmiş oluyoruz. Dijital minimalizm tam olarak bunu öneriyor, en çok fayda aldığın uygulamaları kullan, düşük kaliteli dikkat dağıtıcılardan uzak dur ve zamanının daha büyük kısmını fiziksel dünyadaki yüksek kaliteli aktivitelere yönlendir.
Bu arada en çok dikkat ettiğim şeylerden biri de şu oldu, hepimizin dikkatini çekmiştir, arkadaşlarımızla dışarı çıkıyoruz, herkes telefonunda ve bunu en çok yaptığım arkadaşlarım whatsapptan en çok konuştuğum insanlar. Yani yanyana olmadığımızda en çok vakit ayırdığım insanlarla yanyana geldiğimizde başkalarına vakit ayırıyoruz, daha saçma bir şey görmedim.
Konuyu bağlarsak, bu kitabı okumak, sosyal medya ve teknolojiyi nasıl kullandığımı sorgulamama neden oldu. Dijital dünyanın beni nasıl içine çektiğini, farkında olmadan ne kadar vaktimi aldığını ve bu süreçte neleri kaçırdığımı fark ettim. Bundan sonra, ekranın efendisi ben olacağım! Özellikle bilinçsizce kaydırmayı en aza indirip, telefonumu amaçsızca değil, gerçekten ihtiyacım olduğunda kullanmaya odaklanacağım. Dijital dünyayı tamamen terk etmeyeceğim ama onu hayatıma daha dengeli bir şekilde dahil etmeyi hedefliyorum. Daha az kaydırıp, daha çok yaşayacağım.
Comments