top of page

Singapur Gezi Rehberi:

  • gozde gulsoy
  • 15 Oca
  • 3 dakikada okunur

Bu yazıma Singapuru çok överek başlamak istiyorum çünkü dostlarım neden bilmiyorum ama Singapur hakettiği övgüyü, abartılmayı görmüyormuş gibi geldi bana. Gittiğim ülke&şehirlerden en güzellerinden biriydi. O yüzden neler yaptım, nerelerde kaldım geçmeden önce sizi bir dakikalık saygı duruşuna davet ediyorum. Şehir, daha siz havalanına inip bavullarınızı aldıktan sonra başlıyor showunu yapmaya.

Havalanı bile o kadar güzel ki, en az 2-3 saat ayırmalısınız. Muhteşem temiz her yer, sokaklarda sigara izmariti, çöp görmek imkansız. İnanılmaz yeşil, hatta yemyeşil bir şehir. Çok güvenli! Bir yere telefonunuzu bıraksanız, bir saat sonra aynı yerde bulmanız çok yüksek ihtimal. Zaten suç oranı inanılmaz düşük, dünyanın en güvenli yerlerinden biri. Neyse hadi seyahatimize geçelim ama ara ara ben Singapur övmeye geri dönücem. Ay bir iş çıksa da burda yaşasak diye diye gezdik valla her yeri.


Şimdi efendim, gelelim Singapur’u klasik Asya ülkelerinden ayıran şeye, evet evet kaotik olmaması bunlardan biri ama ben başka bir şeye değinicem, üzücü bir farklılığa, ucuz değil! Hatta ucuz değili geçelim, bu şehir bariz pahalı! Neyse biz burda zaten toplamda 2.5 gün geçiricektik çünkü hedefimiz olan Filipinler’e uçmadan hazır buralara kadar gelmişken bir uğrayalım diyerek geldik. Singapur pahalı dedim ya, sim kartınızı hiç boşuna havaalanından almayın, resmen bir soygun. Ben airalo e-sim kullandım daha uyguna geldi. Taksiye falan da gerek yok, grab uygulamasını indirin.


Gelelim işin otel kısmına. Biz Filipinler öncesi ve sonrası olmak üzere iki kez geleceğimiz için Singapur’a, iki farklı otel seçtik. Biri , yaklaşık 20 saat süren bir yolculuk sonrası kendimizi ödüllendirmek için seçtiğimiz Jen Singapore Orchardgateway by Shangri-La, diğeri daha uygun olan İbis Singapore on Bencoolen’di. Havaalanı - otel transferleri haricinde hiç grab kullanmadık hep metroya bindik. Hem çok ucuzdu, hem tertemizdi ve her köşeye ulaşıyordu.


İlk gece söylediğim gibi biz inanılmaz yorgunduk, 20 saaten fazladır yoldaydık, o yüzden muhteşem otelimizin havuzunda inanılmaz bir keyif yaptık.


Güzel bir uyku sonrası ertesi gün başladık turumuza:


Öncelikle ben gitmedim siz isterseniz listenize ekleyin , Cloud Forest ve Flower Dome. Açıkçası Flower Dome bana gereksiz geldi. Girişler de pahalıydı, o yüzden ben yüzümü direkt meşhur Gardens by the Bay’e döndüm. Avatar film sahnesi gibiydi. Buraya bir de akşam uğradık onu da sonra anlatıcam.


Burdan yürüyerek Helix Bridge:

Tam bu kısımlarda bana bir açlık, bir mide kazınması geldi ki anlatamam. Singapur’daki food marketleri duymuştum, bunlardan ünlü birine doğru çevirdik rotayı: Maxwell Food Centre. Bir sürü seçenek var.


Offf o summer rollar. Şimdi olsa da yesem valla. Neyse karnımızı doyurduktan sonra turistik gezimize devam ettik. Sırada china Town var. Bir sürü mağazalar, restoranlar.



Ben açıkçası Haji Lane ve Arab Street’i China Town bölgesinden daha fazla sevdim. Çok güzel duvar grafitileri var. China Town’dan yürüyerek gidebilirsiniz.



Sonraki durağımız Singapur’un anlamına da denk gelen, şehrin simgesi Merlion:

İlk günümüze baya bir şey sığdırmıştık, sabaha karşı uçağımız vardı. Otele gidip bavulları almadan önce yapılacak tek bir şey kalmıştı: Gardens by the Bay’deki gece ışık showu. Ben bunu kafamda Dubai’deki fıskiye showu gibi düşünmüştüm. Biz koşşşştur koşşşştur , nefessiz kala kala son dakika yetiştik bu showa. Ama o da ne? Dostlarım tam bir fiyasko, yani beklentilerimin çok çok altındaydı. Fotoğraf ve videolardan (kendi çektiklerimden bahsediyorum) mükemmel gözüküyor ama çıplak gözle gördüğünüz showun, telefonunuzun ekranından gördüğünüzle alakası bile yok. Bu arada show bedava olduğu için çok da isyan etmedim ama o son koşturmaya değdi mi derseniz, big no.

Filipinler tatilimiz sonrası, Singapur’da geçireceğimiz bir akşam bir de yarım günümüz vardı. Bu şehir akşamları o kadar güzel ki! Bu sefer Marina Bay Sands Otelin ışık showunu izledik ve asla hayalkırıklığı olmadı bu! Muhteşemdi.


Ertesi sabah otelimizin olduğu Bencoolen bölgesini gezdik, inanılmaz tatlı restoranlar ve mağazalar vardı. Yine kaldığımız yere yakın olan Bugis Market’e gittik, burası tıklım tıkış, bir sürü yemek ve ıvır zıvır satan dükkan var ama Vietnam gibi değil, hem alıcak güzel şey yok hem de fiyatlar abartı. Neyse biz bir halt ettik, durian meyvesini duymuşsunuzdur, kokusu çok kötü olup tadı çok güzel olan dedikleri… Onun meyve suyunu aldık. Dostlarım berbattı! Ağzımızda o kötü tatla, grabimize atladık ve havaalanına gittik. Dediğim gibi havaalanı çok güzel birkaç saat önceden gitmenizi öneririm.


Sonuç olarak, Singapur, yaşanılası, gezilesi, görülesi, mükemmel bir yer. Eğer bir asya seyahatinizde birkaç günlük zamanınız kalırsa, kesinlikle ekleyin.

Comments


You Might Also Like:
IMG_2924
IMG_3424
IMG_1230
About Me

 Herkese Merhaba!

Ismim Gozde Gulsoy.

 

1986 yilinin mayis ayinda Victoria’s Secret meleklerine bir tepki olarak dogdum.

 

Ortaokul ve liseyi Italyan lisesi’nde bitirdikten sonra, universite icin Italya’nin Milano sehrine tasindim. 

Bocconi Universite’sinden ustun basarilarla mezun olduktan sonra (universiteyi 2 sene uzatmak da bir basaridir.) Istanbul’a geri dondum. 2011 yilindan 2017 yilina kadar tekstil sektorunde calistim.

Su anda Istanbul’un Bomonti semtinde, fransiz bulldogu kizim Fiona ile yasiyorum

Read More

info@benburayaasikoldum.com

Join my mailing list

Search by Tags

© 2023 by Going Places. Proudly created with Wix.com

bottom of page