Değişimle Gelen Stresle Baş Etmek:
- gozde gulsoy
- 6 dakika önce
- 3 dakikada okunur

Geçen Sanemle konuşurken dedi ki ‘Kanka tüm İtalya’nın yükü üzerinde, sürekli atom karınca gibi bir iş halletme peşindesin.’ Güldük, güldüm, sonra düşündüm gerçekten son aylarda evde ayaklarımı uzatıp tüm gün Netflix izlediğim, hadi bugün de tembellik yapıyım dediğim tek bir gün olmadı. Biz kız arkadaşlarımla çok kayıtlaşırız, benim kayıtlarımda arka fonda hep bir haşur huşur sesler, ya bir yere yetişiyorum ya evde bir şeyler yapıyorum. Bundan çok keyif almakla birlikte, çünkü hepsi çok güzel bir amaç için, bir yandan da biraz stres yaşıyorum. Peki ben bu sıralar neler yapıyorum?
Kendim ve fiziğim için yemek ve spor konusuna çok taktım bu ara. Kalori sayıyorum, yemeklerimi tartıyorum çünkü seneye basacağım 40 yaşıma en iyi halimle basmak istiyorum ama bu bambaşka bir yazının konusu.
Yeni aldığımız göl evini Airbnb için hazırlıyorum ama İtalya ve klasik bürokrasisi işleri çok uzatıyor, en çok belge hazırlayıp koşturduğum şey bu olabilir.
En önemli değişim, hayatımın 6 senesini geçirdiğim evimden çıkıyorum, hayatımın toplam 11 senesini geçirdiğim Milano’ya veda etmeye hazırlanıyorum. Ev sahibime 6 ay önceden haber vermek lazımdı, verdim, o çok üzüldü, benim bir yanım üzgün diğer yanım heyecanlı. Yeni evin anlaşması, ödemeleri, yerleşmesi kasım ayını bulucak. Milano’dan çok uzaklaşmıyorum, sadece arabayla 50 dakika uzaklıktaki Bergamo’ya geçiyorum. İstanbul’da olanlar için Bebek’ten Cadde’ye geçme süresi biliyorum ama İtalya içersinde o 50 dakikada tüm kültür, tüm ortam değişiyor. Artık İtalya’nın en metropol hatta tek metropol şehrinde değil, daha lokal, daha yeşil, daha küçük bir şehrine geçiyorum. Yeni evim hakkında imza atmadan konuşmak istemiyorum ama ‘daha bir İtalya’ olucak. Bu kadarını bile söylediğime inanamıyorum çünkü ben normalde bir şey gerçekleşmeden sinsice susarım.
Bir yandan 40 yaşım için kız arkadaşlarımla tatlı bir organizasyon peşinde koşuyorum. Neyse benim devamlı organize olmam gereken , devamlı bütçe yaptığım, paramı denkleştirmeye çalıştığım bir dönem bu. Bütün bunları yaparken tek korkum, anı kaçırmak, sadece organizasyondan , sadece eve taşınacağım günden zevk almak, süreci kötü yaşamak. Kendime devamlı bunu hatırlatıyorum. Tek önemli olan sonuç değil, tabii ki sevdiğim bir evin ödemesini yapıp, satın alınacak mobilyaları tamamlayıp, her şey bittikten sonra elimde sıcak bir çayla yeni koltuğuma gömülüp bir yandan Fiona’nın başını okşarken , bir yandan kendimle gurur duyduğum an çok önemli ama o mobilyaları seçtiğim, evin boyasıyla temizliğiyle ilgilendiğim anlar da önemli. Kız arkadaşlarımla o istediğim destinasyonda, yıldızların altında kadeh tokuşturduğumuz anın güzelliği çok önemli ama onlarla bileti aldığımız, otelle konuşup anlaştığımız, programı yaptığımız anlar da bir o kadar önemli.
Değişim, hayatla ilgili yeni adımlar, güzel organizasyonlar büyük ve önemli. Bir yandan eski hayatını geride bırakmak, eski evin ve eski şehrinle ve eski otuzlarınla vedalaşmak zor. Ama yeni bir şehir, yeni bir ev, kırklarım ve bunlara en iyi şekilde hazırlanmak stresli. İnsanın konfor alanından çıkması, bildiği mahallesine, her yerini ezberlediği şehre veda etmesi korkutucu. Ben apartmanımdaki herkesle çok iyi anlaşıyorum, yan komşum değişikliklerimin hiç birine sevinmedi. 70 yaşlarında tatlı ve yaşlı bir kadın, sen de beni bırakıyorsun yani dedi. Her sabah Fiona’yı alıp gezdirdiğim park olmucak kasım ayından itibaren, çıktığımda herkesi tanıyıp selam verdiğim mahallemde yaşamıcam artık. Çok sevdiğim, içinde bir sürü güzel anımın olduğu evimle vedalaşmak bir yandan üzüyor ama hayat da böyle bir şey, sürekli aynı yerde yaşayıp aynı şeyleri yapamam. Hayat değişiyor ve değişmeli. Ve ben yeni bir şehirde yepyeni bir mahallede yeni bir hayata başlamalıyım. Ne kadar korkutsa da bir o kadar heyecanlı. Bazen diyorum ki, keşke şu geçiş süreci hızlıca bitse ve ben bir anda gözümü açtığımda çoktan yeni hayatıma alışmış bulsam kendimi. Ama bu demektir ki, hayatımın bir senesini atlamam gerekiyor. O bitince başka bir değişiklik gelicek, onda da atlamak istersem böyle böyle anlamadan hayat biter. Bu stresleri atlamak demek aslında birçok güzel anı da atlamak demek. Ben ise aslında her şeyi dibine kadar yaşamak, yaptığım değişikliği sindirmek istiyorum. Mesela yeni eve boyacıların girdiği günden bile zevk almak isterim. Ya da kasım ayında annemle evimi kapatacağımız an gözümde çok büyüyor. Bütün bir hayatı kartonlara sığdırma anı. Ama bu bile keyifli. Annemle güzel bir müzik açıp, orda yaşadığımız her anı hatırlayıp, ara verince bir pizza söyleyip işimizi halletmek, sonra geriye boş eve bakıp o kapıyı son kez kapatmak ve sonra yepyeni bir kapıyı açıp o doldurduğumuz kutuları, nasıl güzel anılar yaşayacağımı daha bilmediğim yepyeni bir evde açıp boşaltmak.
Kasım ayına kadar birçok değişiklikten geçeceğim nur topu gibi bir sürecin başındayım. Korku, heyecan, sevinç, nostalji, tüm duyguları bir arada yaşıyorum. Yeni yılda dünyanın bir ucunda tatlı bir ülkede olduğumda tüm bu süreç bitmiş olucak ve ben o dönemin yorgunluğunu atabilicem. Ama o ana kadar önüme çıkan her zorluğu, her değişimi keyifle yaşamaya kendime söz veriyorum. Çünkü bir gün gerçekten tüm o geçiş dönemi bittiğinde, bunu, kendime ve çevreme kapris yapmadan, o süreci burnumdan ve kimsenin burnundan getirmeden yapmış olmak istiyorum. Çünkü benim için sonuç kadar süreç de önemli, çünkü ben milyonlarca kez konfor alanımdan çıkıp yepyeni bir hayat yarattım, bu sefer de yapabileceğimi biliyorum.
Commentaires