top of page

Kendi Küçük Dünyanı Yaratmak

  • gozde gulsoy
  • 7 gün önce
  • 3 dakikada okunur

En son yazımı okuyanlarınız biliyor, hayatımın değiştiği bir sürecin başlarında bir yerlerdeyim. Yaklaşık bir seneye yayılacak bir süreçten bahsediyoruz. Daha küçük, daha lokal, daha az insanlı ama bana göre daha sade, daha samimi ve daha doğal bir hayata geçen bir süreç bu. Yirmi ve otuzlarımı doya doya yaşadım. Bol seyahate çıkmalı, bol insan tanımalı, çok gezmeli, çok hızlı, çok stresli işlere sahip olmalı, inanılmaz hareketli bir yirmiler ve otuzlar. Şimdi size çıkıp da Şeyma Subaşı gibi ‘ay biz ne yapıyormuşuz öyle partiler eğlenceler, şimdiki hayatım daha güzel bol meditasyonlu ‘ diye saçmalamıcam. O yaşlarım öyle geçti çünkü gönlümden geçen tam da buydu. Öyle olmasını istedim ve öyle yaptım. Bolca partiledim Şeymacığım kadar olmasın, ayda iki defa yeni şehir keşfettim, bir sürü arkadaş edindim (dost demiyorum tabii ki), haftaiçleri bile en az 2-3 gece dışarı çıktım, eğlence kadar işimi de ön plana koydum hatta burn out olana kadar 7-24 çalıştım. Çok eğlendim, çoooook. Sabahlara kadar anlatabileceğim ve dinleyen insanların yerlere yatana kadar güleceği, şok olacağı, skandal diyebileceği bir sürü anı biriktirdim. Geri dönüp baktığımda ya ben hayatımın bu döneminde niye böyle yaptım diyip pişman olacağım tek bir an yok. Hepsinin yaşanması gerekiyordu ve yaşandı. Son bir senelik süreçte ise , hayatıma giren insanın getirdiği sakinlik ve huzurla rutinim başkalaştı.  Hayatınıza önemli biri girdiğinde ona bir yer açmanız gerekiyor, sonuçta elimizdeki gün sayısı aynı, saat sayısı aynı ama yepyeni yaratılması gereken bir alan var, bu demektir ki bir şeylerin gelebilmesi için bir şeylerin de gitmesi gerekiyor. Neler gitmesi gerektiğine şöyle karar verdim, önce kendime nelerden asla vazgeçemeyeceğimi sordum: Kendimden ve kendimle geçirdiğim yalnız zamanımdan. Ben kendi yalnızlığıma karşı çok kıskanç bir insanım. Haftasonu bir günü dışarda geçirirsem , bir gün de evimde yalnız Fiona ve ikimiz boş boş takılabilmeliyiz. Vazgeçemeyeceğim dostlarım var , bunlar bir elin 5 parmağını geçmez. Onlarla yaptığım tatillerden, onların Milano kaçışlarından vazgeçmem imkansızdı. Sonra arkadaşlarım var, bazıları beni gerçekten seven, diğerleriyse beraber güzel vakit geçirdiğimiz, eğlendiğimiz ama masadan kalktığım anda arkamdan konuşacaklarından emin olduklarım. İşte tam olarak dünyamı küçültmek için ilk azalttıklarım onlar oldu. Bu insanların aslında sizden ne kadar vakit, enerji ve maddi kaynak çaldığını fark etmeniz büyük bir uyanış oluyor. Ben bu insanlarla çıkışlarımı azaltınca elimde kalan parayla haftada iki personal trainer ile çalışmaya başladım öyle düşünün. Yine de onlar da öncesinde iyi ki varlardı be, hadi çıkıyoruz diyince tak dışardalardı, nankörlük de etmek istemem şimdi:)  Hayatım daha küçülünce, elimde dostlarım, beni seven arkadaşlarım kalınca, yapılan programlar daha sakin olmaya başladı, sanki ne yaptığından hangi mekana gittiğinden çok kimle yaptığın tek önemli şeymiş gibi. Ev programları, ki en sevdiğimdir beraber sofra hazırlayalım, kahve alıp parkta yapılan yürüyüşler, saatler süren telefon konuşmaları. Bir de yapılan programlar çok enerji almayan programlar oldukları için yalnız kaldığım zamanlara daha çok enerji kaldı. Günde en az 7 km yürümeye başladım mesela her gün. En önemlisi içkiden aldığım kalori azaldı ayol. Çünkü sosyalleşmelerimiz genelde , e hadi yeni bir mekan açılmış oraya gidelim, süper bir makarna söyleyelim ya da ortaya şöyle güzel bir peynir tabağı, yanına da şarap. Tatil anlayışım bile değişti. Sürekli yeni yerler keşfetmek yerine, iki uzak tatil onun dışında kalan zamanlarda yazlıkçılık gibi, sevdiğim yerlere bolca gitmek. Mesela göl evimiz, oranın verdiği huzur…Bu arada bunu arka arkaya tekrar edicem, hayatımın o versiyonu da aşırı güzeldi, bu versiyonunu da çok sevdim. Biri diğerinden daha güzel diyemem ama bu öncesiydi , şimdi de böyle yepyeni küçük bir dünya var önümde. Bu ister istemez karakterime de yansıdı, derdi sadece kendiyle olan kadın oldum ben. Derdi kendiyle olan kadın kalıbını negatif olarak düşünmeyin, hatta bilakis ben çok pozitif kullanıyorum bunu. Kim ne demiş, kim ne yapmış demeden sadece kendiyle ilgilenen, kendini ileri götürmeye çalışan, kendi cildini, sağlığını, sporunu , yediğini, içtiğini düşünüp başkalarının hayatıyla dedikoduyla ilgilenmeyen kadın. Bu arada eskiden bende olan kariyer herkesin beğendiği ve imrendiği projeleri yapmalıyım hırsımı da kaybettim. İşte de daha sadeleşmeye geçtim, kaliteli ama daha az proje, çalışmak ama çalışmak için yaşamamak gibi…

Tüm bu değişimler bir günde olmuyor tabii ki veya bir anda verilen bir kararla gelmiyor. Son bir senedir yazılarımı takip ediyorsanız eğer , daha çok minimalizm, clean girl ve slow life terimleriyle ilgili yazmaya başladım çünkü hayatım yavaş yavaş o yöne kaymaya başlamıştı. Bakalım bu sadeleşme, lokalleşme , azalma hallerim ne kadar daha devam edicek ben de merakla kendimi takip ediyorum. Değişiyorum ve yeni yaşlarımla gelen bu yeni halimi de çok ama çok seviyorum.

コメント


You Might Also Like:
IMG_2924
IMG_3424
IMG_1230
About Me

 Herkese Merhaba!

Ismim Gozde Gulsoy.

 

1986 yilinin mayis ayinda Victoria’s Secret meleklerine bir tepki olarak dogdum.

 

Ortaokul ve liseyi Italyan lisesi’nde bitirdikten sonra, universite icin Italya’nin Milano sehrine tasindim. 

Bocconi Universite’sinden ustun basarilarla mezun olduktan sonra (universiteyi 2 sene uzatmak da bir basaridir.) Istanbul’a geri dondum. 2011 yilindan 2017 yilina kadar tekstil sektorunde calistim.

Su anda Istanbul’un Bomonti semtinde, fransiz bulldogu kizim Fiona ile yasiyorum

Read More

info@benburayaasikoldum.com

Join my mailing list

Search by Tags

© 2023 by Going Places. Proudly created with Wix.com

bottom of page